Bugün düşündüm de milyonlarca potansiyelin arasından en özel olanlardan biri olarak geldik dünyaya. Uyumla atan kalbimiz sayesinde, bedenimiz sihirle işliyor sanki. Lakin bir şey var ki o da kendimize göstereceğimiz ilgiyle, sihir olmadan da yapabileceklerimiz. Bildiklerinizden çok da farklı değil söyleyeceklerim. Hatırlamışken, hatırlatmak da sevdiklerim için yaptığımdır.
Sağlıklı yaşa! Yapmak istediklerine bedenin engel olmasın. Ne yapabileceğini sen belirle. Bisiklet sür, yüz, koş, yürü ya da şimdi onlarca sayabileceğim bedenini zinde tutacak aktiviteyi gerçekleştirmeyi alışkanlık haline getir. Ne bileyim bunlar eğlenceli değilse zumba yap, pilates yap, toplulukla yap yapacaklarını, eğlen. Yeterki bedenini aktif tut.
Hücrelerin gece tazeleniyor, vakitlice uyu. Uyu ki onlar da tazelensin, yeni baharlar getirsin sana.
Ruhunu besle ki yaratıcılığın artsın, kısıtlamasın seni. Denizin sesini dinle mesela. Güneşin doğuşunu izle veya güneşin denize yansımasını. Batışı da olabilir o muhteşem kızıllığın içinde. Dilediğin sanatçının konserine git, sen de mırıldan veya yüksek sesle söyle o en sevdiğin şarkıların sözlerini. Müzeye git, o muhteşem tabloya bak dakikalarca. Paraşütle atla, fotoğraf çek, dilediğin alanda dilediğin yazarın kitabını oku ve belki de benim hiç aklıma gelmeyecek senin çok keyif alabileceğin bir şey yap. Sen seç!
Mesleğinde iyi olanı yap ki, hayatının büyük bir kısmını geçirdiğin yerde, motivasyonun artsın. Üretmenin tadını çıkart. Sor iş arkadaşlarına, sor yöneticilerine; ‘Daha fazla ne yapabilirsin?’, farkında ol. Farkındalık yarat derler ya hep, takip etmek gerekiyor onun için. Bak bakalım pencereden dışarı, komşular neler yapıyor? Hatta yan semtte, diğer ülkede neler oluyor takip et. İzle. Oku.
Önce kendini tanı. Tanı ki nereye yol almak istediğini bilesin. Unutma milyonlarca potansiyel arasından şanslı ve özel olan sensin, doğdun ve yaşıyorsun.
Şimdi fark yaratma sırası sende!
Leave a Reply