Keşiflerden bir gündü “29 Haziran 2014”
Ben evvelden çok sevdiğim yerleri paylaştıkça, orası kalabalıklaşacak, huzuru kaybolacak zannederdim. Ancak yıllar geçtikçe öğrendiklerimden birisi de paylaşmanın muazzam keyif verdiğidir. Abimin (Bora Özkan) Cumartesi günü beni heyecanla araması ile başladı herşey. “Tuzla’da tam senlik bir yere gittim Elif, görmen lazım!” demesiyle heyecan sardı içimi. Tuzla’ya gitmiştim ama Tuzla Mercan’ı görmemiştim henüz. Kasaba evleri gibi sayfiye evlerini duymuştum çokça. Pazar akşamı için gitmeye karar verdik. Akşam saat 22:00 gibiydi gittiğimizde. Henüz yapılanmış bir yer değil, bir tarafta oldukça bakımlı ve şık evler varken, geneline baktığında henüz bakirliğini ve bakımsızlığını koruyor bölge.
Arabadan indiğinizde yosun ve tuz kokusunu içinizde hissediyorsunuz. Hava biraz serindi biz gittiğimizde. Ancak bir tarafınızda denizi, diğer tarafınızda o küçücük, üç katlı ahşaptan evin ışıklandırılmış halini gördüğünüzde, içiniz sıcacık oluveriyor.Hemen içeri girmek ve her katını görmek istiyordum. Fotoğraf makinesiyle (D800 ile) de ilk denemelerimi yaşadığım şu günlerde arabaya geri koşup kaptım makineyi ve birkaç kare fotoğraf çektim. İşte birkaç kare ile; emek ile tasarlanmış Adriano Antique Cafe.
Leave a Reply