Son dönemde yaşadığım en etkileyici deneyimlerden biri, Apple Vision Pro’yu denemek oldu. Gözlüğü taktığınız an sahip olduğunuz görüntünün netliği, ayrıntılı detaylar ve hareketlerin doğallığı, adeta bir 3D filmi ultra yüksek kalitede izlemek gibi denebilir. Gerçek dünyadan neredeyse ayırt edilemez bir sanal gerçeklik yaşıyorsunuz. Hatta başlangıçta bunu yaşamamanız için arka fonda mevcut dış ortamı flu görürken üstünde görüntüyü açıyor.
Görüntüleri izlerken tuhaf bir boşluk ya da tek başına kalmışlık olarak da tanımlayabilecek da bir hissiyat oluştu bende.
Apple Vision Pro’yu, bir rehber eşliğinde deneyimleyebiliyorsunuz. Eğer henüz satın almadıysanız tabi 🙂 sizi o yönlendiriyor. İlk görüntülerde bir ailenin doğumgününü kutlaması vardı ve siz de masada yanlarında oturuyor gibisiniz, adeta pasta yanımda üflenircesine bir deneyimdi. En çılgın görüntülerden birisi, devasa ve ıslak bir su aygırının burnumun ucundaymış gibi aniden önümde belirdigi andı. Bu heyecanlandırdığı kadar ürküttü de doğrusu. Ufak bir sesim yükselmiş bile olabilir dış ortamda 🙂 Ancak, rehberin “Siz çekindiniz su aygırından, aslında bir içerik daha var, izleyebilecek misiniz?” sorusuyla heyecanım katlandı. İlk başta “Hayır” dedim, ama içeriğin interaktif bir dinozor olduğunu duyunca merakıma dayanamayıp “Evet” dedim. Bahsettiği içerikte de yine devasa boyutta birkaç dinozor geliyor, sonra birisi kalıyor senin yanında ve elini o’na uzattığında adeta gerçekmişçesine tepki veriyor. Heyecanlanmak, cığlık atmak serbest neyse ki. Ama bunda hazirlikli oldugum icin sessizce tadini cikartabildim 🙂
Apple Vision Pro’yu kullanıcı olarak değerlendirdiğimde, kullanıcı dostu olduğunu söylemek zor. Cihaz oldukça ağır ve uzun süreli kullanım pek mümkün görünmüyor. Ağırlığı nedeniyle gözlüğü sabitlemek için sıkıştırmak zorunda kalıyorsunuz ve bu da baş ağrısına sebep olabiliyor. Ancak, Apple’ın bu konuda geliştirmeler yapacağına ve gelecekte daha hafif ve ergonomik modeller sunacağına şüphem yok. Şimdilik fiyat yüksek ve erişilebilirlik kısıtlı olsa da, gelecekte daha da yaygınlaşacağına ve gerek gündelik yaşamda, gerekse eğitim ve iş hayatında etkin bir şekilde değerlendirileceğine inanıyorum.
Bu teknolojinin sosyal yaşama olan etkisinin derin olacağını görmemek mümkün değil. Sanal ve gerçek dünya arasındaki sınırların gelecekte tamamen belirsizleşeceğini ve bunun çok da uzak olmadığını artık daha rahat hayal edebiliyorum.
Umarım, bu teknolojik yenilikler güzel bir geleceğin kapılarını aralar.
Leave a Reply