Ey güzel “zeytindalı”, barışın simgesi olarak duruşunu ne kadar da güzel gösteriyorsun. Belki ağacının kütüğü bugünlerde modern tasarım ile girdi evlere, belki şifa niyetine verdiğin nimetler donatıyor mutfakları şimdilerde… Lakin binlerce yıldır birçok uygarlığın içinde yer almışlığını biliriz biz. Ne kadar da bereketlisin; her evin bahçesinde bir tane olsan dünya aç kalmaz kanımca. (Evet galiba bir ay önce zeytin hasatına gidince duygulanmışım.)
Eşim Ege’li ben de doğduğum günden beri manevi Ege’li olunca her fırsatı değerlendiriyoruz gitmek için oralara. Eşimin anne ve babasıyla telefonde konuşurken “zeytin hasatına başladık bu hafta” dediler. Her gün ayrı bir heyecan duydum. Nasıl gidiyordu, nasıl yapıyorlardı, o hayran olduğum zeytinyağı nasıl ürtiliyordu acaba? Eşime dedim; babamın da doğumgünü, haydi hem ona süpriz hem bize süpriz olsun. O da tamam deyince düştük yollara. Gece doğumgünü süprizimizi yapıp onları mutlu ettik, vesileyle sabah da hasata gidip kendimizi. 🙂 Gece geç gelince sabah babamla 06:00’da çıkamadık tabi 10:00 gibi anca hasat yerindeydik.
Hasat yeri bayram yeri gibiydi. Herkes belirli bir grup ile hızlı hızlı koşturuyordu. Bir de tüm gruplara yetişen bir kahya bulunuyordu başlarında. (Tayfa; Ege’de, hasata çalışmak için gelenlere deniliyor.) Yorucu ama tuhaf bir keyif de var yüzlerde. Çalışmanın sonucunu biliyor gibiler.
Bir ağaç altında bayanlı erkekli bir grup, ağacın dallarının altını kaplayacak kocaman yaygıları yerlere seriyorlar. “Kolay gelsin” diyor, seyredalıyoruz. Makinesi sırtında bir kişi (bu işi hepsi bilmiyormuş, sadece bilenler kullanıyor makineleri); makineyle ağacı titretiyor ve zeytinler ağacın altını kaplayan örtülere düşüyor. Tabi bir kısmı kalıyor dallarda, onlar da makinelinin o ağaçta işi bitince bir başka kişi tarafından sırık yardımıyla düşürülüyor. Öğrendiğim bişey var ki sadece sırıkla işlem yapmak ne yazık ki ağaca zarar veriyormuş ve genelde de böyle yapılıyormuş Türkiye’de. 🙁 Örtüye ve yerlere dökülen zeytinler hızla toplanıp, çuvallanıyor. Bölgede yapılan işlem birkaç saati alıyor ve çuvallar Pelitköy’deki fabrikaya götürülüyor.
Biz de ağaçtan ağaca bu işlemler devam ederken ekipmanlarımızı hazırlıyoruz. Özverili çalışan tayfa ile Montela’nın ürünlerini ve tatlı ailemizi çekiyoruz. İşte bu an başka bir keyif be dostum, hem zeytin hasatı hem de fotoğraf. Daha ne olsun diyor biraz da keyfimize bakıyoruz.
Bu arada tüm çuvallar kamyonete yüklenmiş ve fabrikaya gitmek için hazırlanıyor. Biz de fotoğrafları hızla çekip, ekipmanlarımızı topluyoruz. Öğlene kadar çalışan tayfa bugünlük görevini tamamlıyor ve yeni tayfa ile kahya yeni bölgeye gidiyorlar. Biz de fabrikaya geçiyoruz.
Fabrikaya getirilen çuvallar bir iki saat içinde tartılarak dökülüyor zeytin haznesine. Burada önemli bir konu var ki o da zeytinin çuvallarda uzun süre bekletilmemesiymiş. Hem çuvalın kokusu siniyor, hem de zeytin çuvalda bekletilerek ezilmiyormuş vakitlice boşaltılırsa. Birkaç saat içinde zeytinyağı olmak için harekete geçmiş oluyor bile.
Çuvallarda boşaltılan zeytinler, dökülen hazneden yukarı doğru taşınıyor kanal gibi bir mekanizma ile. Orada özel körük sistemi ile yapraklarından arındırılıyor. Sonra oradan dökülen zeytinler eleklerin üzerinde su ile çamurundan arınmak üzere el değmeden yıkanıyor.
Yıkanan zeytinler zeytin hamuru olmak üzere bu kez kırıcı makineye giriyor ve oradan miksere geçiyor. Ve esas olay gerçekleşiyor, üzerinde biriken yağları ile zeytin hamuru hazır. Zeytiyağının türüne göre de işlem tam olarak burada gerçekleşiyormuş. Montela Zeytinyağları’nda soğuk sıkım, naturel sızma, zeytin sütü türleri gerçekleştiriliyor. Burada işlemden geçirilen yağ sırasıyla dekantöre ve santrifüje girip o muhteşem lezzetine ulaşıyor.
Ve bizim de bugünlük buradaki görevimiz bitmiş oluyor. Ancak ertesi sabah farklı bir süreç için tekrar geldik. Bu kez sabahtan kalktık ve tepede bulunan Salca bölgesine gittik. Orada da biraz gözlemledik ve kendimiz tepedeki manzarayla ufak çapta pikniğimizi yaptık. Ege’ye hasata gelen herkese tavsiye ederim. (Eşimin elleriyle yaptığı zeytindalı tacını da kaptım.) Teşvik edici fotoğrafları da paylaşıyorum. 🙂
Bu bölgede toplanan zeytinler de benzer işlemleri görmek için getirildi fabrikaya. Bu kez biz zeytin olma kısmı ile ilgilendik. Zeytinler kasalarda geldi ve zeytin seçme makinesinde irili ufaklı olarak ayrıştırıldı. Bu arada yaprakları da o eleğin arasından süzülüyor.
Ayrılan zeytinlerin sele zeytin olarak yapılacakları sepete konuluyor ve tuzlanıyor. Tabi bir günden fazla sürdüğü için suyunun akması biz son halini göremiyoruz, sonra evimize gönderiliyor. 🙂
Böylece zeytinyağı ve zeytin için yapılan işlemleri de hasat ile birlikte görme imkanım oldu. Gördüğüm şu ki bu bereketli ağaç, doğru ellerde olduğu sürece üretmeye devam ediyor. Vesileyle tüm emektarlara bereketli hasatlar dilerim.
Fırsatınız olur ise siz de bahçenize bir zeytin ağacı dikin ve zeytinini toplayın. Biz yazlıktaki bahçemize diktik bile. 🙂
Not: Bu arada Montela Zeytinyağları’na da ulaşmak isterseniz;
Adres: İzmir Yolu Üzeri 2.km, Petrol Ofisi, Burhaniye, Balıkesir
İletişim: 0266 416 42 12
Elif Doğan says
Fotoğraflarına bayıldım.. Kendin kadar tatlı yazım diline de 🙂
Elif Başlak says
Çok teşekkür ederim canım ☺️