Gezmeleri severim, hele hele süprizle gelen gezmelere bayılırım. Eşim bugün kahvaltının ardından Sapanca’ya gidelim mi dedi ve evde ansızın sevinç çığlıkları duyuldu. Bunca gezmeler içinde Sapanca için mi attım çığlığı?; ‘Evet’. İlk sebep günlerdir kol kırığımdan dolayı evde oturmam, ikinci ve esas sebebim ise eşimle birllikteliğimiz başlamadan önce arkadaşlarla Sapanca gezisine gitmiştik ve orada ilk tatlı bakışmalarımız başlamıştı… İşte bütün mesele bu. 💙
Gezme kararı alındı ve hemen filtre kahvemiz termosa konuldu, yolculuğumuza eşlik etmesi için minik sepetimiz hazırlandı.
Rotamız Sapanca görünse de ben yolda gidirken küçük bir uğrak yeri belirlemiştim kafamda. Şişşt eşime söylemedim tabi, çaktırmayın. ‘Hereke’. Yolda yaklaşınca süpriiz ve ilk rotamız değişmiş oldu tabi.
Hereke, İstanbul’dan 60-70 km mesafede olup, Körfez’e bağlı bir yer. Tabi malum çimento fabrikası sebebiyle tam bir sanayi şehrinin içinden geçiyorsunuz önce, üzülüyorsunuz duruma. Fakat ardından minicik koyu ile mütevazi mi mütevazi bir sahil kasabası karşılıyor sizi.
Biz öğleden sonra çıktığımız için ve yolda da kahvelerimizi içtiğimizden koyun etrafında yürüyüş yaptık. Ömrümde bunca deniz yıldızını birarada gördüğüm ilk yer diyebilirim, gökyüzü gibiydi adeta.
Siz yemek yemeyi tercih ederseniz bir iki tane balıkçı mekanı var ve burun kısmında da bir tane çay bahçesi var. Halit Balığa arkadaşlarım gitti ve memnun kaldılar. Ben de ilk balık yemeğe gittiğimde onu tercih edeceğim.
Hereke’yle ilgili önemli bilgilerden bir tanesi de Hereke Halı Fabrikası’dır. Dünyaca ünlü, Türk motiflerinin işlendiği ve ipek halıların dokunnulduğu bir fabrikadır. Halı bakanlar için de şiddetle tavsiye ederim.
Bizim burada gezimiz sona erer ve Sapanca’ya devam ederiz. Akşam oldu biz varana kadar tabi ve hemen daha önce den bildiğimiz meşhur Eker Lokantasına gidip yemeğimizi yedik. Öyle ağır restoran havasında değil, adından da anlaşılacağı üzere. Eker her gittiğimde tam dolu olurdu, bugün de kalan tek masaya oturduk yine. Mütevazi mahalle arası yapılmış bir mekan. Et yemekleri enfestir. Fiyatlar da gayet makul, tavsiye edilir.
Yiyip kahvelerimizi içmek için hemen göl kenarına gittik. Tabi Aralık ayı sezon dışı burası için ve oldukça sakindi heryer. Biz önce SaSa Harmanlık Restoranı tercih ettik ve çok şık bir yer. Çok beğendim. Açık alanları daha keyifli olduğu için eşim üşümeyelim diye uzun kalamayız dedi ve alternatif bir mekan baktık. Kahve sonrası çaylar için de Özkum’a girdik. Ya yeni dekore oluyor ya da dekorasyon biraz hava da kalmış ama göl havasını hissetmek için yeterliydi. Kıyaslarsam Harmanlık daha şık ve özenliydi. Biz Cumarrtesi gezmemizi bugünlük tamamlayıp, evimize döndik.
Daha önce Sapanca’ya geldiğimizde Kırkpınar tarafına doğru gitmiştik, sanırım arası 5-6 km kadar. Bahar aylarıydı ve Sapanca Göl Evi’nin bahçesinde oturmuştuk. Bisiklet kiralayıp, Sapanca’nın altını üstüne getirmiştik. Tekrar bahar aylarında gidersem, bu kez o detayları da yazacağım bloğumda.
(Bu kez akşam olmasının dezavantajı sebebiyle pek fotoğraf çekemedik. Ancak belirttigim mekanların web siteleri var, detaylıca inceleyebilirsiniz ilginizi çekerse.)
Keyifli gezmeler herkese.
Hereke’den görüntü.
Leave a Reply