Hayatımın farklı dönemlerinde bir sebeple yolumun kesiştikleri, birbirlerimizin hayatında ne kadar kalacağımızı bilmeden an’ı paylaştığım arkadaşlarım, dostlarım ve birçok kişi… Gideceğim yön değişmedi belki onlarla ama bu hayatta göremediğim yerleri gördüm sayelerinde. Kendi renklerini getirdiler bana, rengarenk oldum.
Ailemin işi, eğitim, iş derken hep başka şehirlerde o şehrin insanlarına alışmam gerekti. Belki de bundan mütevellit girdiğim ortamda hızla tanışıyorum, alışıveriyorum birçok kişiye. Kiminiz için çok aşina bir durum olabilir, kiminiz için de zor gelebilir alışmak yeni kişilere.
Öyle ya da böyle hayatıma dahil olanlar kıymetlidir benim icin. Ben de birçok yaptığı gibi kıymetli bulduklarıma zaman ayırmaya, özveride bulunmaya gayret ettim. Dara düştüklerinde yanlarında olmayı denedim. Belki bazen olabildim, bazen de olamadım. En özel anlarında yanıbaşlarında olmak istedim. Mesela düğünlerinde o anı yaşamak için başka şehirlere ve bazen de başka ülkeye gittim. Ansızın arayıp “özledim” dediğim de oldu. Gecenin yarısı bile olsa aklıma düştüyse “nasılsın, merak ediyorum seni” dedim. Sevdiğinden ayrıldığında tüm gece ağlamalarına ortak olduklarım da oldu. Onu yaptım, şunu yaptım, bunu yaptım. Bazen de en zor anlarına yetişemedim. Başka birilerine veya kendime yetişme çabası içindeydim kim bilir. Onlar da benim için benzerlerini ve hatta bazen daha fazlasını yaptılar. Mutlaka yapamayan, yapmayan da oldu. Tüm bunlar anlatırken cümleler içinde ne kadar da basit geliyor kulağa. Halbuki bizi ve sevdiklerimizle ilişkimizi, aramızdaki bağı şekillendiren değil mi? Küçük bir durum zannettiğimiz yetişemediğimiz anlar, yapamadıklarımız bağları zayıflatıyor ve hatta koparıyor belki de. Bazen farkına varıyor, bazen varmıyoruz…
Velhasıl tüm bu kıymetli insanlarla kimi zaman tuttu yollarımız birarada yürüdük, kimi zaman da hızla ayrıldı yollarımız hiç ayrılamaz sandıklarımızla. Bir insanla yollarım ayrılırken, korkuyla “kaybediyorum” paniği yaşar, hayal kırıklığına uğrardım. Sorgulardım arkadaşlığımızı; “Ne yaptık da böyle olduk?”, “Hangimizden sebep yaşanıyor bu son?” diye. Daha birçok soruyu sorarken bulurdum kendimi. Halbuki fırsatım olsa, o zamanki bana derdim ki; “Korkacak, üzülecek birşey yok. Yolunun kesiştiği gibi ayrılması da mümkün birlikte yürüdüklerinle. Bu durumda ne kendine ne de karşındakine kırgın olmamalısın. İçten içe teşekkür etmelisin. Kendine, o’na ve hatta hayata şükür etmelisin. Sana kattıkları için.
Çünkü sen yapman gerekeni yaptın. Paylaşman gerekenleri paylaştın ve artık kendi yolunuza devam etme vakti geldi. Artık herkes yaşadıklarını o albümde uygun bir sayfaya yerleştirecek. Bize verilen sürede kırmadan kırılmadan hayatı birlikte paylaşabildiysek, albüme baktığımızda gülümseyecek ve onlarla yaşadığım duyguları anımsayacağım. Artık herşey bir tatlı anı ile olması gerektiği gibi yerine yerleşmiş olacak.
Ve biz yine sahip olduklarımıza sahip çıkıcaz, yeni insanlarla tanışmaz ve hayatın tadını çıkartıcaz ki albümlerimiz yalın ve soluk kalmasın, rengarenk olsun.
O albümde yerini alıp yüzümüze tebessüm koyduran da, bugün hala paylaşmaya devam ettiklerimizde orada hep var olacak.
E o zaman şimdi hayatımızda olanlara zaman ayırma vakti.
İpek says
Ne guzel yazmışsın gönlüne ve kalemine sağlık 😊
Elif Başlak says
Tesekkur ederim canım☺️🙏🏻
Alev says
Eline fikrine kalbine geçmişine hayatına kattıklarına ve özümsediklerine şükürler olsun Elifcim. İyi ki bizim de yolumuz kesişmiş ve Kum tanesi olsun bırakmışİz. Değerli eşine selam, seni de güzel yanaklarından öpüyorum
Elif Başlak says
İyi ki🙏🏻 Nasil guzel ifade etmissin Alev Hanım💖 Siz sagolun ki nice guzellikler biriktirip paylasalim birbirimizle☺️